26 Haziran 2017 Pazartesi

Drew Struzan: Unutulmaz Bir Poster/Afiş Sanatçısı (Belgesel)


Drew Struzan. En ilgisiz insanın bile mutlaka hafızasına kazınmış birkaç resmi olan çağdaş bir ressam. Çocukluğumdan beri resimlerine hayranlıkla baktığım adamı 2013 yapımı bu belgesel sayesinde biraz da olsa tanıma fırsatı buldum. Engellerle dolu bir hayatın içinden tırnaklarıyla kazıyarak efsane olmuş bir sanatçı. Posterlerine bayılırdım, kendisini de çok sevdim. Belki de son aylarda seyrettiğim en keyifli belgesel. Özellikle sinema meraklıları kaçırmasın. Bir buçuk saatlik bu görsel ziyafet içinde pek çok tanıdık sima sizleri bekliyor. 


NOTLAR
Drew: "Finally I felt like I had some value. You know…That what I was working at and dedicating my life to really was doing some nice things for people. Something peaceful, beneficial,"

Darabont o kadar kompleksiz ki “I am his biggest fan” diyor çocuk gibi neşeyle  Comic Con’da.

Çocukken tuvalet kağıtlarına çizermiş kağıt bulamazsa. Ailesi sevmezmiş nedense. 

(sevgi için) "If u don’t know what u re lacking, it doesn’t bother u.”

Liseden sonra evden ayrıldı ve bir iş öğrenmeyi amaçladı. 
“I left and I didn’t lose anything by leaving. They didn’t want me anyway." 

Bir kere evine gitmiş ama eve almamışlar, o da bir daha gitmemiş. Zor bir gençlik.



“My life changed when I found somebody to love me and someone I could give love to”

Tanıştıktan sonra yazdığı ilk mektupta portresini yapıp göndermiş eşine. İkisi de yalnız iki ruh. Bulmuşlar birbirlerini.

6 sene Art center’a gitti. Six days a week u paint everyday. Not just classes. Uzun sürüyor çünkü parayı ödeyemeyince gelip sınıftan atıyorlar. O da nasılsa ödeyeceğim için dersi kaçırmak istemedim diyor atılırken. Resimlerini satarak, diğer çocukların ödevlerini yaparak bitirebiliyor okulu.

“Haftada iki gün yemek yiyordum o günlerde, o da kız arkadaşımı görmeye gittiğimde”

Eşi çalışmaya başlıyor ki okula devam edebilsin diye. Bir de evlenince ilk yıl çocuk yapıyorlar. 3000 dolar kazanıyor o yıl, 1500’ünü LA’deki en iyi doktora veriyor.

Geçim çok zor. Yemek yerine resmi seçiyor çoğunlukla. Paint or food.
O günlerden kalan bir alışkanlıkla boyaları azıcık ve yayarak çok dikkatli kullanıyor. 
“Poverty produced a technique. “











Mezuniyet sonrası high art ta tanınmak için vakit gerekeceğinden 1 sene sonra studio işi alıyor. Stüdyoda albüm kapakları yapılıyor. O zamanlar illüstrasyonlar revaçta albümler için. Ernie Cefalu ile iş görüşmesi yapıyor. Ernie hayran oluyor portföyüne. “Eşim ve çocuğumla yaşamaya çalışıyorum. Paraya çok ihtiyacımız var. Beğendiysen haftada 5 gün 4 gün parasına çalışırım” demiş. Ernie "Olmaz öyle şey, böyle çizersen beş gün çalış 5 gün al" diyor. Şirkette sosyal günlere (sinema, konser gibi) katılmıyor. Evine düşkün. Beyin fırtınası yapılırken sürekli çiziyor ve bunun gibi birşey mi diye müthiş işler çıkartıyor anında.

Örneğin Sabbath, Black Sabbath. Ön ve arka kapaklardan birinde good adam diğerinde bad man dying. Ölen adam kendisi.

Alice Cooper’ın Welcome to Nightmare’ine çalışırken stüdyoda oturuyor Alice. Şöyle farklı klas bir tarzda çizsene beni diyor.














Tony Seiniger. Creativ advertising "Im on a boutique freelance basi sor the studies yapan LA’deki ilk kişi. Tanınmasında büyük payı var.

Müzik şirketleri billborad kiralıyor o günler. Art Director Barry Shereshevsky Sunset Bulvarda giderken Welcome to My Nightmare afişini görüyor. Bayılıyor. Plağı alıp ismini öğreniyor. Seiniger’a gidiyor ve bu illüstratörü bulmalıyız diyor. Pacific Eye and Ear’ı arıyor (Drew'uno  zaman çalıştığı ajans) Seiniger. Seiniger advertising sahibi olarak arıyorum ve movie art ile ilgileniyoruz deyip bir film posteri yapmasını istediklerini söylüyor telefonda. Biraz çekimser başlarda ama görüşmeye gidiyor. Seiniger ne kadara çalıştığını soruyor ve rakamı dıyınca bu kadar düşük maaşla çalışmasına şaşırıyor. Bir tane film posterinden Pacific Eye and Ear’da 1 senede alacağın parayı kazanabilirsin diyor. O dönem film endüstrisi çok güçlü mali açıdan.

Drew, Pacific Eye and Ear’dan ayrılıyor ve tek başına çalışmaya başlıyor. İlk filmi The Black Bird. Bir George Segal filmi.O zamanlar Norman Rockwell gibi meşhur illüstratörlere benzer işleri tercih ediyor Seiniger. Norman Rockwell gibi bir şey yapabilir misin deyince Tamam diyor. "Zaten o dönem kendi tarzım yoktu henüz" diye açıklıyor.


















1975’teki Black Bird’le başlayan Seiniger'le iş ortaklığı 20 yıl sürüyor.
Charles White iletişime geçiyor. Star Wars posteri yapacak ama portrede iyi değil. Air brush tekniğine hakim. Drew’u tanıyor önceki işlerden. Sen portreleri hallet, ortak yapalım diyor. "Ben robotları yaparım, sen insanları yaparsın".  Drew’da "air brush tekniğini öğrenmem için seni seyretmeme izin verirsen olur" diye cavap verir. Daha önce hiç görmemiş. Lettering ve idea of the poster Charles’a ait. Luke ve Leia oil painting. Posterin geri kalanı air brush ve dyes ile. Bitirip teslim ediyor Lucas film’e. İyi bir iş ama cast yazılarına yer kalmamış diyerek düzeltmelerini istiyorlar. Special edition posterlerini Drew yapana kadar George Lucas’ın en favori posteri olmuş bu poster.

Ron Magliozzi, Dept of Film MOMA, NY – "Film posters come from a tradition of circus posters back at the very beginning"

Combining two opposites: power and beauty
Special edition posterleri. 20 yıl sonra. Aslında LucasFilm üçü için tek poster düşünüyor. Telefonda Lucas’la konuşurken teklifi duyar duymaz üç film için 3 poster yapalım der Drew ve nasıl hayal ettiği sorusuna o anda yaratarak cevap verdi. Triptych.
Üç prequel filmini de Drew yapıyor.




































Indiana Jones posterleri.
Video kapakları ve yığınla Indiana illüstrasyonu yapmış.
Spielberg, Crystal skull filminde poetrdeki Indy görüntüsünü o kadar beğeniyor ki “Harrison’ı bu posterdeki gibi çekmeliyiz” diyor.

Drew’da Indy kıyafetleri var. Ara sıra Indy gibi giyiniyor. Aslında son yıllara kadar Harrison Ford ile hiç tanışmamışlar.

Ford: “John Williams Indy için ne kadar önemliyse, Drew’ın sanatı da öyleydi”








































Meşhur The Thing posterini bir gecede yapmış.
Sabah film şirketi kurye gönderiyor. Akrilik. Daha ancak kurumuş. “Gençken yapabiliyordum, bugün olsa bir gecede zor”



O dönem film posteri isteyen Seiniger’e gidiyor. Henson’da aynı yolu takip etti. Muppet posterleri böyle ulaştı Drew’a.

Seiniger ile birlikte New York’taki Henson’s Creature Factory’ye gidiyorlar. O zamana kadar Drew LA dışında bir yere gidememiş. Henson bayılıyor ortaya çıkan işe. Uzun yıllar beraber çalışıyorlar.



















ET için Lucas gibi Spielberg’İn kendsi arıyor ve davet ediyor. Önce pinball oynuyorlar, filmlerden konuşuyorlar. Sonra ET’den bahsediyor ve poster istiyor. Daha oyuncular belli değil. Aslında ilk istediği trade ad, dergiler için.Spielberg tanıtımlarda fotoğraf kullanmak istemiyor çünkü Muppets gibi parça parça kostümler. İyi gözükmüyor. İllüstrasyonla bir bütünlük veriyorsun. Sonra çok ET illüstrasyoun yapıyor.










Back to the Future (Geleceğe Dönüş)
Michael J Fox poz vermiş poster için. Bir de durun deyip Drew’a doğru yürür. Eyvah kızdırdık galiba diye düşünürken “Sen bahsettikleri Drew musun?” der. "Ve büyük hayranınım" diyerek sarılır.
Back to the future 1-2-3. Posterdeki karakter sayıları da artıyor.

Mary Steenburgen was added. (Stiğnbörcın)








Big Trouble in Little China filminde eskizler yapıyor. Film ekibi beğendiği öğeleri söyleyip onları bir araya getirmesini istiyor. Sik kullandığı bir metod.

Goonies posterindeki fikir art director’un. Peçeteye karalıyor ve veriyor toplantıda. Resisting to go down by hanging on to other.

Cuttthroat Island. Oğluyla çalışıyor ilk kez. Reklam ajansında çalışıyor Renny Harlin “Indiana Jones” posteri gibi olsn istiyorum diey açıklamış. Oğlu da toplantıda. “Sanırım yardımcı olabilirim” demiş. :))









































How do we make people believe that this is not a Turkey? (Uyduruk).
Bazen filmin çok ötesinde işler çıkarıyor. Postere bakıp ne şahane dediğin sonra filmde aynı zenginliği bulamadığın filmler var. He-Man gibi.

İşin business kısmı sanat okullarında es geçiliyor. Oysa önemli.
Sol taraftaki gerçek dünyayı flu görüyor sanatçı. Beynin sol-sağ kısımları meselesi. Obsessed in the imaginary right world.

Bir baba oğulla ortaklığı oluyor bir dönem. İsimleri verilmedi.Hem çok az ödeme yapıyorlar hem de orjinalleri alıp geri vermiyorlar.

Seiniger o dönem destek oluyor. Seviyorlar birbirlerini. O kayıp orjinaller yıllar sonra Sotheby’s New York’ta ortaya çıkıyor. Drew bunlar benim deyince adamlar bir de mahkemeye veriyorlar. O da karşı dava açıyor. Adam karşı atakla karşılaşınca kalp krizi geçirip ölüyor. Sonunda mahkeme tüm resimlerin Drew’a geri verilmesine karar veriyor. Böylece 20 yıl sonra 100 tane orjianl resmine kavuşuyor.

“Iconic figür kullanmayı, heroism resmetmeyi seviyorum”

Water color, pencil work, oil hepsini kullanabiliyor duruma göre. “It’s the end product is all that counts”







































































Photorealism

Aslında Rambo resmi de iyi durur posterde ama Drew’ın photorealistic çiziminde heightens it somehow. Idealized renderings.

Kompozisyon yeteneği gelişmiş. Bambaşka fotoları alıp bir araya getirebiliyor.
Darabont Mist çekimlerinde seti Drew’un artwork parçalarıyla donatmış. İlk sahnede Thomas Jane’in canvas ları Drew un posterleri. Thomas Jane gerçekçi görünsün diye Drew’un stüdyosuna gider ve birkaç teknik öğretir Drew.

“Kalemi tuvale koyunca hareket ettirmeyeceksin, hareket ettirmeye başladıktan sonra tuvalle temas ettireceksin”

30 saniyelik bir çizim sahnesi için  tüm bu hazırlıklar. Sonunda Drew yapamamışsın diyor.
Spielberg’ün ofisinden Darabont numarasını alır ve arar. Shawshank için poster istiyor. Buluşuyorlar.



















Guillermo del Toro’ya yaptığı posterlerin hiçbiri limited edition lar haricinde kullanılmamış. Onu da Del toro zorluyor filmcilere.

Yeni filmlerdeki photohop ve yaratıcılık yoksunluğu. 
Frank Darabont: “Bugünlerde iki kafa koyuyorsun postere, tamam”

George Lucas: “Posterlerde foto sevmiyorum. Resmi tercih ederim. “
Spielberg: “Onu anlıyorum çünkü ben de hala 35mm kamera ile çekiyorum. Montajı hala 35 mm ile yapıyorum.”

Paint vs pixel

“If I don’t paint I don’t know what to do. I can go on vacation for 2 weeks, to get the business out of my guts but I take my drawing board and pastels and draw every day. That’s how I express myself. That’s how I fulfill my reason for being. I don’t stop.”

Del Toro: “Adam kendisi için resim yapıyor ama onun eserlerinde faydalanmamamız film endüstrisi için bir kayıp”

Commision work – görev işi, verilen iş. Art-gasm

“The sum of my own paintings, I would call art for art’s sake”




































































Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...