18 Ağustos 2017 Cuma

"Valkyrien" İskandinav TV Dizisi (2016)


S1E1   S1E2   S1E3   S1E4   S1E5   S1E6   S1E7   S1E8

Sekiz bölümlük (45'er dakika) ilk sezonuyla harika bir Norveç, İskandinav dizisi. Yönetmen ve baş senarist Erik Richter Strand. Britanya’nın Channel 4 kanalında gösterilmesiyle adını dünyaya duyurdu. Gerek konusu gerek atmosferiyle biraz Breaking Bad’i biraz da yeraltı tünelleriyle Güzel ve Çirkin’i andıran ama kendine has lezzete sahip bir dizi.  

Unutulup gitmiş bir yeraltı sığınağı. Ölümcül hastalığının son evresindeki karısı Wilma’yı  (Pia Halvorsen) deneysel bir tedaviyle kurtarmaya çalışan doktor Ravn (Sven Lordin). Dünyanın sonunun yakın olduğu konusunda saplantılı, çevresel felaketlere duyarlı, bilgisayar kurdu, yasadışı işlerle bağlantıları olan komplo teorisyeni bir sivil savunma uzmanı Leif (Pål Sverre Hagen). Ravn ve eşinin hastaneden arkadaşı araştırmacı doktor Unn (Ellen Birgitte Winther) ve arkadaşlarıyla giriştiği soygundan tek başına yüklü bir parayla kurtulan Teo'nun da (Mikkel Bratt Silset) katılmasıyla ekip tamamlanmış oluyor. Dizinin ana ekseni bu ekip ve yerleşik sistem dışında çalıştıkları sığınak üzerinden ilerliyor. Karakterlerin merkezi hikayenin dışındaki kişiliklerine değinilmemesi ya da gerçekçi gelmeyecek bazı olayların varlığı eleştirilebilir olsa da benim seyir zevkime ciddi bir etkileri olmadı. Ama biraz daha uğraşılsaydı bir başyapıt çıkabilirdi sanki. Bu haliyle ilginç ve sıradışı bir dizi olarak nitelemekte tereddüt etmem. Çok sevdim. 

Bölümler ilerledikçe kilit olayların başlangıcı geri dönüşlerle veriliyor. Her yeni bölümde hava bombardımanı ya da atom bombasına karşı yapılmış olan bu sığınağın yerüstündeki sistemin kirliliğinden kaçanlara hayat veren modern bir yeraltı sığınağı haline dönüştüğünü izliyoruz. Ufak ufak sosyal eleştiriler kendini hissettiriyor. 


İkinci bölümün sonunda Leif doktorlara, sığınakta kalmalarına ancak kendisinin getireceği hastalara bakarlarsa izin vereceğini söyler. Unn ne çeşit insanların normal hastanelere değil de bu gizli hastaneye geleceğini sorduğunda Leif’ın verdiği cevap aslında sağlam bir sistem eleştirisi olarak kayda geçer:
“People who lost their trust, who’s been given wrong cures and diagnosis, people who gotta face arrogant and invasive questions, who can’t decide about their own bodies, who don’t accept the prognosis, who don’t wanna die among strangers and be remembered only as a number, who don’t trust conventional medicine, who refuse to be force-fed a cure by some doctor who don’t even know their name, who refuse to be part in an out of control pharmaceutical industry that exploits the poor and sells unnecessary vaccines at extortion prices that make money out of patent never realized because they make more money if the disease does spread. An industry that compromises people’s life and health. People who dont get the right treatment because its too expensive or too dangerous in the richest country in the world.” 
İngiliz dizilerinin gönlümdeki yeri hep ayrı olmuştur. Son yıllarda buna İskandinav dizileri de katıldı. Ayrıca bu dizinin bir Brit uyarlamasının da yolda olduğunu söylemeden geçmeyelim.

Ejderhalı Dövmeli Kız’ın İskandinav ve Amerikan versiyonlarını, ya da Wallander’in İskandinav ve Kenneth Branagh’lı İngiliz versiyonlarını kıyasladığımda, İskandinav versiyonlarını daha çok beğendiğim için bunun da orjinalini seyretmenizi tavsiye ederim.

Genelde polisiye ile anılan İskandinav dizi/film sektörünün farklı ve kaliteli bir çalışması. İkinci sezon konusunda dizinin yaratıcısı çalışıyordu ama henüz bir onay gelmemişti bildiğim kadarıyla. Merakla bekliyoruz. 

Leif





Wilma ve Ravn


Teo




Unn ve Ravn








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...